Kamu İşçilerinin 80.000 TL maaş aldığı algısını oluşturan SAVDES-SEN başkanına bir işçi videolu cevap verdi

Kamu İşçilerinin 80.000 TL maaş aldığı algısını oluşturan SAVDES-SEN başkanına bir işçi videolu cevap verdi
Yayınlama: 14.04.2025
A+
A-

Son günlerde 32.000 tl ye kadar düşük maaş alan kamu işçileri üzerinden, manipülasyon ve kirli bir algı kampanyası oluşturan bazı kesimler; işçi konfederasyonlarının Kamu Çerçeve Protokolü için verdiği ilk teklifi sanki aynen kabul edilmiş de işçi de bunu cebine koymuş gibi konuşup röportajlar verip tweetler atarak, her pazarlık döneminde olduğu gibi işçi maaşları üzerinden diğer kamu kesimlerinin maaşlarına iyileştirme talep ediyorlar…

Oluşturulan bu kirli kampanya aslında işçilerin alışageldiği gibi, bazı kesimlerin her kamu çerçeve protokolü döneminde veya kendi kamu kesimi toplu sözleşme dönemlerinde rutin yaptıkları yalan dolan iddialar ve algılardan ibaret olduğunu bilmekteler.

Ancak olaya işçi sendikalarının ve konfederasyonlarının sessiz kaldığı gözlenirken; bir kamu işçisi arkadaşımız bu yalan yanlış iddiaları ortaya atan ve işçi aleyhine algı ortamını oluşturan SAVDES-SEN Başkanı Tuncay Cengiz’e videolu görüntülü bir cevap yayınladı. Aşağıda işçi arkadaşımızın bu iddialara cevabını aynen koyuyoruz:

Videonun tam metni:

Manipülasyon!
“Bir şeyin gerçek olması pek o kadar önemli değildir; fakat gerçek olarak
algılanması çok önemlidir.”
— Henry Kissinger
Bu videoyu tüm kamu işçileri ve memurlarımız için yayınlıyoruz.
Tuncay CENGİZ
SAVDES-SEN Genel Başkanı ve Kamu Birliği Konfederasyonu Genel Sekreteri
● “Harita ve Kadastro” Önlisans
● “İşletme” Lisans
● “Kamu Yönetimi” Lisans
● “İşletme” Yüksek Lisans
Maşallah, sorgulamıyoruz fakat tüm tuşlara basılmış.
ABD – Washington DC, İtalya – Napoli, Belçika – Brüksel, Yemen – Sana ve Lüksemburg’da
görev yapmış.
CV’de ABD’de görev yaptığını okuyunca, videonun başında ABD’nin bir dönem siyasetinde
etkili olan Henry Kissinger’a atfedilen bir sözü eklemeye karar verdim.
Gelelim konumuza:
Kamu işçileriyle ilgili bir gazeteye verdiği demeçten dolayı bu videoyu hazırlama kararı aldık.
Peki videoyu bize yaptıran şey nedir?
Dört üniversite mezunu Tuncay CENGİZ Bey’in, kamu işçileri hakkında sarf ettiği manipülatif
sözlerdir.
Buyurun bakalım, neler söylemiş?
Geçmeden önce bir söz daha geldi aklıma, onu da paylaşayım:
“Yükselmenin en alçakçası, zayıfların sırtına basarak yükselmektir.”
— Friedrich Schiller
Haydi şimdi geçelim habere.

EVET! Gördüğünüz gibi biz emekçiler, 80 bin TL maaş alıyormuşuz.
Kamu’da çalışan memur arkadaşlar ise 43 bin TL alıyormuş.
Yıllardır kamu işçisiyle memuru birbirine düşürme hali var. Bitmediler, biri sussa diğeri
başlıyor.
Ama biz susmayacağız.
Karine kavramı, ispat yükü açısından önemlidir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. maddesi uyarınca;

İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakaya bağlanan hukuki
sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
Yani der ki:
“Müddei, iddiasını ispatla mükelleftir; aksi halde müfteridir.”
Peki, gerçekten biz öyle maaş mı alıyoruz?
Gelin bakalım.
Gördünüz mü? Hangi memur 43 bin TL maaş alıyormuş?
Bu görüntüler ne montaj ne de yapay zekâ ürünü.
Sadece basit bir araştırma ile ulaşabileceğiniz şeyler.
Bu arada memur arkadaşlar alınmasın;
Bu kavgayı başlatan kişi, dört üniversite mezunu, onlarca uzmanlık sertifikası olan,
“Yılın Sendika Başkanı” seçilen, “2024 Yılı Altın Adam” ödülü alan,
hatta SPK onaylı gayrimenkul değerleme uzmanı sendika başkanınız Tuncay CENGİZ’dir.
Memur kardeşlerimiz, büyüklerimiz başımızın tacıdır.
Dikkat ederseniz hiçbir işçi, memurla maaş kıyaslaması yapmaz.
İşçi ekmeğindedir.
Hatta videoyu hazırlayan bendenizin babası da emekli bir infaz koruma memurudur.
Sizlerin ne şartlarda çalıştığını biliyoruz. Kavga etmiyoruz.
Bizi birbirimizle kavga ettirmeye çalışanlara, işler kötüye gittiğinde oklar kendilerine
dönmesin diye cambaza baktıranlara artık fener tutuyoruz.
Eleştiriye açığız.
Bu ülkeyi güzel kılan da gri olan, gri alanlarda kalan insanlardır.
Her şey siyah-beyaz olmak zorunda değildir.
Bizler biriz. Bu vatan hepimizin.
Bizler savunma sanayisinde, demiryollarında, karayollarında, sağlıkta, havada, karada,
santrallerde, belediyelerde ve daha birçok kurumda, memur kardeşlerimizle iç içe bir
ekosistemde çalışıyoruz.

Tuncay Bey’in çelişkisine bakalım:
25 Mart’ta diyor ki:
“Yaklaşık 75.000 TL yoksulluk sınırının olduğu bir dönemde 49.500 TL ortalama ücret alan
devletin memuru geçim sıkıntısı yaşamakta, borç altında kıvranmakta, haklı olarak refah
payı beklemektedir.”
Ki biz de katılıyoruz. Memur kardeşlerimiz umarız çok daha iyi ücretler alır.
Peki, dünkü demeçte neden memurların maaşlarının 43 bin TL seviyelerinde kaldığını
söylüyor?
Ve devam ediyor:
“Kamuda en düşük ücreti alan ve 696 sayılı KHK ile taşerondan kadroya geçirilen bir işçinin
ortalama aylık geliri 80.000 TL’ye ulaşıyor.”

Bakın, burada “en düşük ücreti alan” ifadesiyle çelişiyor.
Tuncay Bey, süslü ve cazibeli kelimelerin ardından asıl niyetini açıklıyor:
“Artık ders verme zamanı geldi de geçiyor!”
Yaklaşan 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmeleri öncesinde memurlara seslenen CENGİZ,
sendika tercihlerinde bir değişim çağrısı yapıyor.
“Tarihin tekerrür etmesini engellemek için; yıllardır sizden aldıkları gücü ve
yetkiyi size karşı kullananlara, kendi yandaşlarına makam ve mevki dağıtanlara,
sizleri açlık ve yoksulluk sınırında yaşatanlara ‘dur’ demenin zamanı geldi de
geçiyor…”
Kendi sendikasına üye toplamak için başkalarının sırtına basmak, en kibar tabirle ucuzluktur.
Hele ki sırtı kamburlaşmış bir emekçinin sırtına basmak…
Sadece işçilerin sırtına bassa iyi; çünkü nasılsa sesleri çıkmıyor, vuruyorlar abalıya…
Yetkili memur konfederasyonlarına da çakıyor.
“Bu işi siz yapamıyorsunuz, bırakın ben yapayım; memurlar bana gelsin, üye olsun.” diyor
sanki.
Tuncay Bey, size buradan tek bir şey söyleyeceğiz:
Manipülasyon yapmaya devam ederseniz, biz de size gerçek manipülasyon nedir öğretiriz.
Örneğin, gelin meşhur sarı sitede “MEMURDAN EV” ve “MEMURDAN ARABA” yazın; sonra
“KAMU İŞÇİSİNDEN EV/ARABA” yazın.
Sonuçlarda, en yüksek maaşı alan kamu işçisinin bile hayalini kuramayacağı ilanlar çıkacak.
Yapalım mı algı? Devam edelim mi?
Dur, dur! Yapalım da size ekmek çıksın, değil mi?
İşte böyledir bu işler…
Tekrar belirtiyoruz:
Memurlarla bir sorunumuz yok!
Aksine, biz aynı sınıfın emekçileriyiz. Kavga etmiyoruz.
Bizi kavgaya zorlayanları ifşa ediyoruz.
İşçi ile memur kıyaslaması yaparak zam istenmez.
Böyle sendikacılık olmaz.
Kavga çıkartarak, iş barışını bozarak hak aranmaz.
Meclise gidip, birkaç vekille fotoğraf çekilmekle olmuyor bu işler.
Eğer olsaydı; bakın, biz de gittik.
Ama hangi sorunu çözebildik?
Kendim kamu işçisiyim, eşim başka şehirde memur.
Tayin hakkım yok.
Mücadele veriyorum.
Benim sorunum maaş mı şimdi?

Memur abilerimiz, ablalarımız; size tavsiyemiz, bu tarz kışkırtıcı haberleri gördüğünüzde
araştırmadan linç etmeyin.
Bakın, bu kadar işçi platformu var; YouTube’da, Instagram’da, X’de…
Sizce neden kuruldular?
Her gün yüzlerce işçi, neden ses yükseltiyor?
Bizim elimiz yağda balda da bizim mi haberimiz yok?
Her tweet etkinliğinde attığımız mesajlara bakın.
Ne talep ettiğimizi görün.
Emeğimizin karşılığı için mücadele ediyoruz.
Hiçbir işçi, “Falanca kurumda çalışan memurun maaşı neden yüksek?” diye sorgulamıyor.
Elbette bazı işgüzarlar vardır, tıpkı memurlar arasında olduğu gibi.
Ama genelleme yapamazsınız.
Yanlış anlamayın, ama bazı memur sendikaları kasten sırtımıza basıyor.
Sizlerle bizi karşı karşıya getiriyor.
Uyanık olalım!
Birbirimize düşmeden, birlikte hak arayalım.
Gelin, memur olarak bize yazın.
Sizler için de tweet atalım, etkinliklerinize destek verelim.
Ama ayrışmayalım!
Biz sendikacılığı iyi biliriz.
Kendisine üye çekmeye çalışan birinin hezeyanlarını gösterdik sizlere.
Tuncay Bey deseydi ki:
“Kamu işçisi kardeşlerimiz 30-40 bin TL arası maaş alıyor.
Ülkenin ekonomik şartları ağır.
Bu nedenle memurların da özlük ve sosyal hak taleplerine destek veriyoruz.”
Devam etseydi:
“Çünkü işçinin maaşı artarsa, memur da geride kalmayacaktır.
İşçiye tayin hakkı verilirse, memura da verilmek zorunda kalınacaktır.”
Deseydi…
İnanın, tüm işçiler olarak kendisini örnek sendika başkanı ilan eder, haberini yapardık.
Ama dost kazanmak yerine düşman kazanmayı tercih ediyorlar.
Bu tarz küçük sendikalara MEMUR kardeşlerimizin üye olmamasını,
daha büyük ve yetkili konfederasyonlarla iş birliği içinde olmalarını tavsiye ederiz.
Neden mi?
Çünkü bu tarz küçük sendikalar yetki alamaz, toplu sözleşme yapamaz.
Yetki sürecinde mahkemeye gider, süreci uzatır, sizi yıpratır.
Ve ciddi hak kayıplarına neden olur.
Bir sorununuz varsa, mevcut sendikanızdaki yöneticinizle çözmeye çalışın.

İşçi bir kardeşinizin tavsiyesiydi.
Umarım faydalı olmuştur.

SON SÖZ:
“Hırs, başkasının sırtına basarak yükselmek;
Azim ise, kendi ayakları üzerinde yükselmektir.”
Hırslı değil, azimli olalım.


kamuiscileri.org sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 2 Yorum
  1. işçi dedi ki:

    Kamu işçisinin bir sorunu da bu tarz hakkını arayan, derdini anlatan kişilerin az olmasıdır. En büyük sorunu da işçileri ortada bırakan sendika ve konfederasyonlardır. Ergün ve Mahmut işçinin yakasından artık düşün!

  2. Anonim dedi ki:

    Perişan haldeyiz 32 lira maaş ile ancak kira fatura ikramiye tediyeyi diline dolayanlara söylüyorum aldığımız tediye ikramiye 12ye bölünce 6 bin yapıyor 40 bini yine bulmuyor si daha ne konuşuyorsunuz? hem sizden fazla iş yükümüz hem sizden az alıyoruz üstüne de bir sürü yalan dolanla uğraşıyoruz.

Bildirimleri Etkinleştir Evet Hayır